Kaşık Miktarı
Kaşığın dolduruluş miktarı kuru yemeklerde kaşığın çukurunun simetrisini aşmamalıdır.
Eğer sulu bir yemekse doldurulan miktar kaşık kenar düzleminin 1 mm altında olmalı, yüzey gerilim hesapları mutlaka yapılmalıdır. Çorbayı yapanlar da su kıvamında çorba yapmamalılar.
Yemeği yerken kaşığı ağzın bulunduğu yere getirmek yerine bazıları ağzını yemeğin dikey düzlemine götürürler ki bence bu da hoş bir görüntü değildir.
Çorba içerken kaşığa ölçülü alınmalı ki bir kaşık çorba için reverans yapıp eğilmeyelim. Çorbayı kupada içmek de fena fikir değil! (Kimse yoksa!)
Çorbayla ilgili ikinci ikaz, çorbayı elektrik süpürgesini andıran bir ses ve fonksiyonla hüpletmemek hakkında. Genelde farkına varılmadan yapılır. Hakeza çay…
Çorbanın sıvı oluşu veya fazla sıcak oluşundan dolayı bazen hüpleterek soğutma veya dökülmesini önleme teşebbüsleri olabilir. Bu da hem mideye hava girişine (faturası ağır) ve insanların dikkatini ağız faaliyetlerinize çekmeye neden olur ki bu da yine gürültüsüz ve kibar yemek yeme prensibini ihlaldir.
Sulu yemeklerde veya çıkıntılı aksam içeren yemekleri yerken arada bir, hatta daha sık, ağzı peçete ile silmekte yarar var. Bir yemek yiyenin ağız kenarına konuşlanan ekmek kırıntısı veya yemek artığı yemek boyunca ona bakamamama ve zihnimi meşgul etmeye sebep olur.
Ketçaplı makarna yiyenlerin, yüz coğrafyalarını ara sıra peçeteyle kontrollerinde fayda vardır.
Çay içerken şekeri karıştırmak için, çay kaşığıyla bardağın cidarlarını döğmek de aşırı sesli hüpürdetmek de pek zarif değildir.
Evet yemek yerken, acemi bir yüzücünün batmama telaşı ses ve görüntüsünü değil, usta bir yüzücünün sessiz ve tek damla sıçratmadan yüzüşünü örnek alın.
Geğirmek
Geğirmek de yine çok yemenin yan etkilerinden. Yemek yenirken fazla şehvetten, hızlı yemekten veya ağzı açık yemekten lokmalarla beraber bir o kadar da hava mideye iner.
Midedeki yemeklerle haşir neşir olan o tertemiz hava yemeklere ait tüm molekül örneklerinden kokular sürünerek yukarıya yönelirler. Ve ortalık…
Bilhassa namazda safta duranların şiddetle kaçınması gerekir.
Yemek Yerken Hapşırma
Bu da genellikle hızlı ve çok yeme hırs ve telaşıyla oluşur ki bir felakettir. Böyle bir felaket geliyorum dediği an o ortamın selameti açısından kaçmakta fayda vardır. İnsanların iştahını kesmek de bir insan hakları ihlalidir.
Kaşık Yalama
Bazı insanlar yemekte kedilere öykünüp kaşık ve çatallarını yalarlar. Bunun da müstekreh ve komik bir görüntü oluşturduğu muhakkak.
Her ne ve nasıl yenirse yensin arada bir peçete ile ağız silinmeli dudak kenarlarında bir şeyler kalması engellenmeli.
Ağzı, parmaklarla karıştırmak, balık ve pirzola gibi şeyler yiyip parmakları yalamak da bir başka kerih görüntüdür.
Kürdan
Uluorta elinde kürdanla dolaşıp dişlerini sergileyerek sondajlayanların görüntüsü; kebapçı önlerinde doymuş, güneşlenecek yer arayan, bu arada yalanan kedileri çağrıştırıyor bana.
Aynı Kaptan Yemek Yeme
Bu alışkanlık bir köy âdetinin şehirde devamı gibi. Zaman ve şartlar bir dönem gerektirmiş de olabilir. Ama şehir insanına ulaşma, bir şeyler anlatma kaygısı varsa bundan vazgeçilmeli; zayıf tabiatlı insanların bazen sunulan güle değil, sarılan ambalaja takılabileceği göz ardı edilmemelidir.
Hakkında nass olmayan bu âdet, bazı evlerde hâlâ kaldıysa da terk edilmeli.
Siz bir kişiyi bile tiksindirecekseniz bunu yapmaya hakkınız yok.
Örnek kabul edilen insanın şu anki sofrası ve masası örnek alınmalı.
Köylülüğü devam ettirmek için kutsi mehaz arayışına girerek anakronizmaya düşülmemelidir.